Bu Blogda Ara

17 Temmuz 2009 Cuma

14 Temmuz 2009 Salı

KIRMIZI YAĞLIKLI KIZ ÇOCUĞU

Zamanın behrinde bir gız çocuğu varımış. Anası -köye gelen çerçiden- bir gırmızı yağlığınan bir gırmızı entari almış.Gız çocuğu, gırmızı yağlığınan gırmızı entarisini çok sever imiş. Allah’ın gününe erinmez osanmaz giyerimiş entarinen yağlığı. Onun uçu oba bu gız çocuğuna “gırmızı yağlıklı gız çocuğu” demiş, lakabı: gırmızı yağlıklı gız çocuğu galmış.

Bir gün “gırmızı yağlıklı gııız” dee çığırmış anası.” Ekmeğin arkasına iki yağlı çörek çarptıydım; gadasını aldığım durma haydi tandırdan al gel, çıkılayım da ebene götür. Zavallı yesin sıcak sıcak... Şar şaapaz get gel”

Gırmızı yağlıklı gız çocuğuda da bağlamış yağlığını entarisini de geymiş. Anasının çıkıladığı azık çıkınınıda almış. Düşmüş yola…

“yavrıım davşan ormanının içinden Cini mağaranın önünden var. Çallı Punar’dan bir su doldur. Eğlenme Eben sıcağan arnında bostan bekliyor.Acıktı zahar avratcağaz..”

“Olur eğlenmem ana !” demiş Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğu.

Meşelikten geçerken çalıların arkasından bir hışırtı duymuş. İki üç adım atmış atmamış, danadan böyük attan güççük boz tüylü bir canavarınan hapa hap olmuş. Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğu elindeğa azzık çıkınını düşüre yazmış korkudan Gözleri de cıncık gibi göm gööö imiş gavurun…

“Uğurlar olsun hatın .nereye gediyon böyle” demiş canavar.

“Ebeme gediyom.” Demiş Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğu. “Anam çörek çarptıda.Çallı punar’ danda soğok su doldurucüüm…Ebem bostan bekliyor Gayaltı’nda, ona götüyüyom.Ha adım da “hatın” değal Gırmızı Yağlıklı Gız “ demiş.

“Gusura galma bilemedim kölesi olduğum. Öyle ise sen suyu dolduranaça , ben önden varıyımda haber ediyimm ebene .Yazzık avratçağıza ağ pürçayinen…bi başına bostan bekliyor.Sende avara olma tez gel emi”

Canavar savuşuvermiş.Gızı orada yemeye kalksa, bir yolcuya avcıya denk gelirim dee düşünmüş.

Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğu , papaççe toplayım, kebeleklerin ardına gediyim, guş sesi dineyim diyeneçe canavar çoktan varmış ebesinin yanına.

Gızın ebesi yeleğini atkısını dala asmış söğüdün gölgesinde otururumuş.Canavar uğrun uğrun yanaşmış.Çalıları hışırdatmış mahsus ki beni duysun deee..

“Kim var orada” de seslenmiş avratcağaz.

Canavar sesini inceltmiş” Ebe benim, Gırmızı Yağlıklı Gız. Anam sana azzık savdı” demiş.”

“ooooyh ebesi gurban olsun onu yardana. Çalının arkasında durma ayağana tiken batar gadasın aldığım.Yanıma gel.”demiş .

Canavar bir sıçıramış çalının arkasından, gızın ebesini hap yutar gibi çiynemedenden yutmuş bir solukta.. Avratcağızın yeleğini de daldan almış giymiş.Atkıynanda başını gözünü eyice bürümüş, kuyruğunu da kıvırmış bostanın içine yatmış. Aradan iki –bilemedin- üç dakka geçmiş geçmemiş Gırmızı Yağlıklı Gız çıkagelmiş. Yoldan çığırmış :

“Ebeeeee ….ebeeeee sana azık getirdim “

Sesini inceltmiş canavar “Bostanın içindeyem yavrım. Elindeğaleri söğüdün altına goyda yanıma gel hele”

Gırmızı Yağlıklı Gız hevtiklenmiş . “ Bu ses ebemin sesine benzemiyor ya hayarlısı. Hastalandı’mola “ dee düşünmüş. Elindeğaleri söğüdün altına goymuş uuscadan. Hemen yanına varmamış. Şüphelenmiş ya gavurdan….Bakmış ki ebesi beriden öte...

“ Abari kolların nağadara böyük ebe ?”

“Bire golum gopsun…bostan gazmalamaktan golluk hayarımı galdı sündü getti” demiş canavar.

“Abari gulakların nağadar gıllı ebe?”

“ Gocadım gayri, insan gocarsa gulağanda gıl biter tülü gızım “ demiş canavar.

“ Gözlerinde halbır gibi açılmış ebe “

“ Gözüm çıksın görmez oldu soyka onun uçu ayırıyom böyle halbır gibi ”demiş canavar.

“ Abari dişlerinde nağadar sivri ebeee”

“ Tah nerdeee.. benim ağzımda dişmi galdı , hepi döküldü. Agan dakma diş yaptırdıydı. Dokturda böyle araya verdi dişlerimi. Ağzımımın içi şakır şakır daşlı tarla gibi. Ne yediğimden bir dat alıyom nede içtiğimden.İstersen gelde yakından bak” demiş canavar.

Gırmızı Yağlıklı Gız çocuğu yaklaşınca, canavar sırtından yeleği çıkarmış kürelemiş, başından atkıyı sıyırmış yere çalmış… Gızcağız “ gık” diyemeden onu da yutmuş hap yutar gibi çeynemeden. Garnı doymuşya canavarın, uyuya galmış. Hem ebesini hem gızı yutunca töhmelemiş gavur sığlaşamazımış…. Canavar öyle bir horlamaya başlamış ki “Artmak”tan duyulur sesi…

O sırada Ali Ede “Guruçay”dan ağrı “Unsuz” a kök yarmaya gidermiş . Horultuyu duyunca gelmiş bakmış ki canavar bostanda zayakıl getmiş dal aykırı yatıyor. “ Hele gavura hele” dee zavurlamış amma canavarın uyanacağı yok. Vurmuş gafasına paltanın sapıynan. Gırmızı Yağlıklı Gızı da ebesinide canavarın garnından çıkartmış. Hep barabar Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğunun getirdiği çörekleri yemişler. Ali Ede yoluna devam etmiş Unsuz’ a doğru. Gırmızı Yağlıklı Gız Çocuğu, ebesine söz vermiş “bir daha töbeler töbesi canavarın lafına aldanırsam” dee..Köye dönerken bakmışlar ki Davşan Ormanı eski şen günlerine geri dönük; davşanlar cirit atıyor…